ÖNSÖZ
Bugün bitki biliminde, dünya tarımında belki de en önemli ilerleme
mantarların kültür tekniklerinde görülen gelişmedir. Geçen 15-20 yıl içerisinde
bütün dünyada mantarcılık alanında olağanüstü bir gelişme yaşanmıştır. Son
zamanlarda kanser dâhil birçok hastalığın tedavisinde etkili maddeleri
bünyelerinde bulundurduklarının anlaşılmasıyla mantarcılığın ne kadar önemli
olduğu apaçık ortaya çıkmıştır. Mantarcılık geleceği olan bir konudur. Henüz
dünya üzerinde 1,5- 2,0 milyon kadar olduğu tahmin edilen mantar türlerinin
%70-80'i bilinmemekte, bu durum araştırıcılar için büyük bir kaynak
oluşturmaktadır. İstiridye mantarı (Pleurotus spp.) doğada bol bulunmakta ve
kolaylıkla teşhis edilebilmektedir. Bu grup mantar içerisinde birçok egzotik
tür kültüre alınmıştır ve başarıyla üretilmektedir. Yetiştiriciliği birçok
kişiye farklı alanda iş yaratabilir. Beyaz mantar yetiştiriciliği kısmen daha karmaşıktır.
Bununla beraber istiridye mantarı yetiştiriciliğinin çok daha kolay olması ve
üretiminin herhangi bir kimyasal ilaç kullanılmadan yapılabilmesi önemli bir
avantajdır. Yetiştiriciliğinde herhangi bir tarım arazisi gerektirmemesinin
yanında, kısa sürede bol ürün elde edilebilmesiyle, beslenme ve sağlığa çok
faydalı maddeleri bünyesinde bulundurması bakımından bence dünyadaki insanların
açlık sorununun giderilmesinde 21. y.y.'da tüm tarım ürünlerinin arasında en ön
sırada yer alacaktır, almalıdır da. Ülkemizde mantar yetiştiriciliğine yönelik
olarak kitap sayısı çok azdır. Özellikle istiridye mantarıyla ilgili hiçbir
kitap da bulunmamaktadır. Bu eser sözkonusu eksikliği bir ölçüde giderebilmek
üzere hazırlanmıştır.
GİRİŞ Bitkisel et olarak adlandırılabilecek istiridye mantarları
(Pleurotus spp.) insan sağlığı açısından taşıdığı yüksek besleyicilik değeri,
tıbbi özelliklerinin yanında kaliteli aroma ve lezzetiyle değerli bir protein
kaynağı olarak son derece dikkat çekicidir. Birçok ülkenin geleneksel olarak
sofrasında yer alan egzotik türlerinden Pleurotus spp. Yetiştiriciliği basit,
zahmetsiz hatta en kolay mantar grubu arasındadır. İstiridye mantarlarının
(Pleurotus spp. ) yetiştiriciliğinde dünya üzerinde lignin ve selüloz içeren
(buğday, çavdar, ayçiçeği sapı, mısır koçanı, fındık cürufu, talaş, pamuk,
kahve, kakao bitkisi artıkları vb.) her türlü organik materyali kullanmak
mümkündür. 15-30 °C gibi geniş sıcaklık aralığında yetişebilen türler sayesinde
bütün bir yıl boyunca kesintisiz üretim yapılabilir. Avrupa ve Amerika'da
İstiridye Mantarı (Oyster Mushroom) olarak bilinen Pleurotus spp.'nin birçok
ülkede yetiştiriciliği yapılmakta, ancak en fazla üretim Çin, Japonya, İtalya,
Fransa, İspanya, Almanya ve Amerika'da gerçekleştirilmekte, halen dünya
piyasalarında 1 kg taze Pleurotus spp. türe göre 4 -15 $ arasında işlem
görmektedir. Bütün Dünya'da aralarında Pleurotus spp.'nin de olduğu egzotik
mantar türlerinin yaygınlaşması geçen 20-25 yıllık bir dönemi kapsamaktadır.
1986 yılında 169.000 ton olan Pleurotus spp. Üretimi 1990 yılında 900.000 tona
yükselmiş, 2002'de 1.940.000 tona ulaşmıştır. Bugün toplam 6 ile 10 milyon ton
arasında olduğu tahmin edilen dünya mantar üretiminin yaklaşık % 15-20'sini
Pleurotus spp. Oluşturmaktadır (Chang ve Miles 1991, Chang Royse ve ark.
2004).
Dünya'nın hemen hemen bütün ılıman iklim bölgelerinde
yabanilerinin görülebildiği Pleurotus spp. Kolaylıkla teşhis edilebilmekte,
ülkemiz florasında da bulunmakta yaprak, kavak, kayın, dil mantarı olarak
tanınmaktadır. Gelişmesi büyük ölçüde tarıma dayalı olan ülkemizde ekolojimiz, mevcut
tarımsal potansiyelimiz ve teknolojik alt yapımız istiridye mantarlarının basit
sistemlerle kütlesel olarak üretilmesine son derece elverişlidir.
Yetiştiricilikte kullanılacak hammadde kaynaklarının bol olması ve çok kolay
temin edilebilesi üretimi cazip hale getirebilir.
Yetiştiriciliğinde herhangi bir inorganik ve kimyasal madde
kullanılmaması bakımından tamamen organik tarım şeklinde dünya çapında beslenme
ve sağlıklı yaşama damgasını vurabilecek Pleurotus türlerinin üretiminin
yaygınlaştırılması hem halkımıza ve ulusal ekonomiye, hem insanlığa büyük katkı
sağlayacaktır.
Yetiştiriciliği son derece kolaydır. Hobi amaçlı olarak istiridye
mantarları ev içinde bile yetiştirilebilir. Amatör olarak ek gelir temin etmek
isteyenler için mükemmel bir girişim alanıdır. Yetiştiriciliğinin 2-3 ayda
tamamlanması bakımından araştırıcılar için akademik alanda bulunmaz bir kaynak
oluşturmaktadır.
İstiridye mantarları (Pleurotus spp.)
ülkemizin her bölgesinde yetiştirilebilir. Bununla beraber özellikle Karadeniz
ve Marmara bölgesi için tıpkı çay, fındık, ayçiçeği, mısır, tütün gibi
ürünlerde olduğu gibi belki de bölgeye tarımsal ürünler arasında en yüksek
geliri getirebileceği hayal olmayıp somut bir gerçek olarak görünmektedir.
Diğer taraftan ülke çapında yoksul orman köylümüz ve kırsal alanlarda yaşayan
dar gelirli halkımıza iyi bir gelir kapısı sağlayabilir. Aynı şekilde yeni
istihdam alanı yaratması bakımından ülkemizde yıllardır sorun olan ve hala
giderek artan işsizliğe çare olabilir. Yukarıda sayılan tüm konular göz önüne
alındığında Pleurotus spp. Yetiştiriciliği tarım politikamızda başlıca hedefler
arasında acil olarak gündeme alınıp üzerinde önemle durulması gereken bir konu
olarak karşımıza çıkmaktadır.
2. TARİHÇESİ
Yemeklik mantarların doğadan toplanıp
tüketilmesi yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Çin'de Tang hükümdarlığı
döneminde "kutsal çiçek mantarı" olarak anılan Pleurotus spp. Sarayın
başlıca yemekleri arasında olduğu belirtilmektedir (Sun ve Yu 1989). Uzun
yıllar boyunca sevilerek tüketilen Pleurotus spp. yetiştiriciliğine yönelik ilk
çalışmalar Postreatus 'la 20.yy.'ın başlarında Amerika'da 1917'de Falck
tarafından başlatılmıştır. Falck geniş yapraklı ağaçların kök kütükleri
üzerinde Pleurotus üretiminin mümkün olduğunu belirtirken, sterilize samanda
Pleurotus'u dünya üzerinde ilk kez yetiştirmeyi başarmış, Etter 1929 yılında
Rostreatus'un besin ortamında yetiştiriciliğinin esasını ortaya koymuştur.
Kaufert 1935 yılında Rcorticatus'un biyolojisini inceleyerek yaşam döngüsü
üzerinde çalışmış, ilk ıslah çalışmalarını başlatarak mantarın oluşumu için
ışığın zorunlu bir faktör olduğunu tespit etmiştir. Diğer taraftan Pleurotus'un
talaş ve hububat üzerinde ilk kez yetiştirilmesi yine bu araştırıcı tarafından
gerçekleştirilmiştir.
İstiridye mantarının kültür tarihine yönelik
asıl gelişmeler 1950'li yıllardan sonra başlamış çok sayıda bilim adamı
çalışmalarını sürdürürken endüstriyel anlamda yetiştiricilik 1970'1i yıllardan
sonra yaygınlaşmıştır.
Lohwag 1951'de talaş üzerinde kültür
yöntemini geliştirmiş, yetiştirme Teknolojisindeki önemli adımlar Block ve ark.
tarafından 1959 yılında gerçekleştirilmiştir.
P. ferulae ile P. florida 1958 yılında
kültüre alınmıştır. Hububat saplarıyla hazırlanan kompostlarda üretim ilk kez
1962 yılında Bano ve Srivastava tarafından bulunmuştur (Block ve ark. 1959,
Wood ve Smith 1988, Quimio ve ark. 1990, Chang 1993).
İstiridye Mantar'ı köklü veya köksüz
kütük kültürü ile yetiştirilmesine yönelik olarak Passecker 1959, Luthard 1969,
Vessey ve Toth 1970, Olah ve ark. 1979 yıllarında çalışmışlar, 1960-1970
yılları arasında yetiştirme ortamı olarak mısır koçanı kullanılmış ve bu
dönemde Toth ile Vessey otoklavda sterilizasyon tekniğini geliştirmişler, P.
cystidiosus 1969 yılında Miller tarafından kültüre alınmıştır. 1970 yılında
Heltay, Ernö ile Laszlo Toth hububat saplarının pastörizasyon tekniğini
geliştirmişler ve bu sistem günümüzde en modern anlamda İstiridye Mantarı
yetiştiriciliğinin esasını oluşturmuştur. P. sahor-caju ilk kez 1974 yılında
Jandaik tarafından Himalaya dağlarında yetiş bia euphorbia adlı ağacın ölü
kütüğünden izole edilmiş, Rtuber-regiı Nijerya'da, P. tuber-regium 1977'de
Niherya'da, P. flabellatus ilk kez birbirlerinden habersiz olarak Bano ve ark.
ve Quimio tarafından 1978-1979'lu yıllarda Hindistan'la Filipinler'de, P.
citrino- pileatus ise Çin'de 1981 yılında Shen tarafından kültüre alınmıştır
(Miller 1969, Roxon ve Jong 1977, Bano ve ark. 1979, Kurtzman ve Zadrazil
1982,Zadeazil ve Kurtzman 1982, Heltay 1978, 1988, Chang 1993). Görüldüğü gibi
bilinçli ülkeler olayın üzerine giderken ülkemizde mantar bilimine uzun süre
hiç önem verilmemiştir.
İstiridye Mantar yetiştiriciliğine
yönelik ülkemizde ilk çalışmalar ancak 1978-80'li yl||arda Ankara Üniversitesi
Ziraat Fakültesi'nde başlamıştır. Bu tarihten sonra yapılan yüksek lisans ile
doktora tezlerinin dışında, çok sayıda araştırmalarım ve değişik fakülte ile
araştırma kurumlarında yapılmış çok araştırma İstiridye Mantar'ının önemi,
yetiştiricilik koşulları açıkça ortaya konmuştur. Bunun|a beraber İstiridye
Mantar üretimi ülkemizde çok düşük olup yılda sadece 150-200 ton kadardır.
İstiridye Mantarı (Pleurotus spp.)
Yetiştiriciliği Aslında bugün 1984 yılından beri yaptığımız çalışmalarla
değerli arkadaşım Ziraat Yük.Müh. Mehmet Atmaca ile beraber gerek doğadan
toplayıp, gerek yurtdışından sadece kendi olanaklarımızla temin ettiğimiz
İstiridye Mantarı türlerinin dışında dünya piyasasında önemli rol oynayan
egzotik ve medikal çok sayıda mantar türünün (Auricularia spp., Flammulina
velutipes, Reishi, Maitake, Hericium erinaceus v.b.) yetiştiriciliklerini
başarıyla yaparak kültür koleksiyonlarını ülkemize kazandırdık. Halen Ziraat Yük.
Müh. Mehmet Atmaca 1995 yılından beri istiridye mantarlarını ticari olarak
üretmekte ve tanıtmaya çalışmaktadır. Son 3-4 yıldır bazı şirketler de bu
alanda faaliyet göstermekte, ancak istiridye mantarları reyonlarda hala lüks
gıda pozisyonunda, beyaz şapkalı mantarın 3-4 katı fiyatla piyasada
bulunabilmektedir. Pleurotus spp.'nin ülkemizdeki tarihçesi şu an bu
durumdadır. Bununla beraber mantarcılığın her anlamda ileri olmadığı ülkelerin
topraklarında yetişen mantar türlerinin tanım ve teşhislerinin halen
yapılamadığı, başka bir deyişle; dünya mantar florasının bilinmediği, mutasyon
ve yüzyıllardır bütün insanlık tarihinde istiridye Mantar için gelişmenin
özellikle geçen 30-35 yıldır ortaya çıktığı gözönüne alınırsa, bu mantarların
kültür tarihine önümüzdeki zamanlarda daha çok şey katılacağı bir gerçek olarak
görülmektedir.
3. İNSAN SAĞLIĞI VE BESLENMESİNDEKİ
ÖNEMİ Günümüzde 6-6,5 milyar dünya nüfusunun 2015 yılına kadar 8 milyara
ulaşacağı tahmin edilmektedir. 182 ülkenin üye olduğu Birleşmiş Milletler Tarım
ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından 2002 yılında Roma'da düzenlenen dünya gıda
zirvesi "her gün 24 bin kişi açlıktan, her 4 saniyede bir kişi yetersiz
beslenmeye bağlı nedenlerden ölmektedir, dünyada açlık ve yoksulluğu azaltmak
için taraftan her yıl meydana gelen 12 milyon çocuk ölümünün %55'inin yetersiz
beslenmeden kaynaklandığı vurgulanmıştı. Zirvede 2015 yılına kadar Dünya'da
açlık sorunu olan kişi sayısının 800 milyondan 400 milyona indirilmesi
hedeflenmekteydi. Bu zirvede o dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Annan
"dünyada açlık bugün dayanılmaz bir acıdır, sözlerden icraata geçmek
gerekiyor" şeklinde konuşmuştu.
Geçen 6 yıllık sürede neler değişmiştir?
Planlanan hedeflere ulaşılacak mı? Tarımsal Dünya üzerinde her yıl 600 milyon
ton bitkisel atığın (500 milyon Ton tarımsal 100 milyon ton orman atığı)
mantara dönüştürülmesiyle yıllık 360 milyon tonluk bir üretim
gerçekleştirebilmek mümkündür (Poppe 2000). Oysa dünyada yılda yaklaşık 6-10
milyon ton arasında olan mantar üretimi yapılmakta olup kişi başına tüketilen
mantar miktarı çok düşüktür.
Özellikle istiridye Mantarı gibi
yetiştiriciliği kolay, kısa sürede kaliteli-yüksek verim oluşturan yemeklik
mantarların üretimi gerek insan beslenmesindeki önemi, gerek karlılığı
bakımından toplumların refah düzeylerinin artması ve birçok sorunların
giderilmesinde dünya çapında gerçekçi olarak çözüm olabilir. Artık insan;
beslenmesinin ötesinde yaşamında "dengeli ve sağlıklı beslenme"
prensibini benimsemektedir. Günlük ortalama 150-250 g mantar tüketilmesi
protein miktarı bakımından 100 g hayvansal gıdayla alınan protein miktarıyla
eşdeğer özelliktedir ve istiridye Mantarı besin değeri açısından üstün
bir nitelik taşımaktadır. 100 g istiridye mantarı yaklaşık %85-90 su, %10-15
kuru madde, 100 g kuru mantar türlere göre %20-40 arasında protein
içermektedir. Aslında mantarın protein içeriği yüksek görünmemektedir. Ancak
proteinin hazım oluna bilirliğinin yüksekliği (%70-75) ve bir insan için
gerekli tüm temel aminoasitleri bünyesinde bulundurması mantarı son derece
önemli bir hale getirmektedir. 100 g kuru mantar yenildiğinde sadece 345 kalori
alınmaktadır. Aynı şekilde düşük nişasta ve yağ içeriğinden (%1.7) dolayı
zayıflamak isteyen, şeker hastalığı, hipertansiyonu olan kişiler için ideal bir
besin maddesidir. İstiridye Mantarı tüm mantar türleri içerisinde en yüksek
vitamin B1, B6, B12 miktarına sahiptir. 100 g taze mantar türlere göre 10-22 mg
gibi yüksek C vitamini, karaciğer dışında tüm diğer et ve sebzelerden daha
fazla anemiyi durduran ve tedavi eden folik asit içermektedir. İnsan vücudu
için gerekli olan kalsiyum, fosfor ve demir gibi mineral maddeler sığır ve
tavuk etinde bulunan miktarların iki katı kadardır (Auetragul 1983, Zadrazil
1988).
İstiridye Mantarları çok iyi bir
Potasyum kaynağıdır. 100 g kuru mantar 33 gr gibi son derece yüksek miktarda
potasyum ihtiva etmektedir. 133 mg gibi çok düşük sodyum içermelerinden
dolay, da nefrit, kalp rahatsızlığı ve hipertansiyonu olan kişiler için
güvenilir bir besin maddesidir (Auetragul 1983 Regula ve Siwulski 2007).
Günlük olarak yetişkin bir erkeğin 70,
bayanların 55 mikrogram selenyum alması gerekmektedir. Doğa'da iz element
halinde sodyum selenite (Na2Se03) olarak bulunan selenyum bugün E vitaminiyle
beraber yaşlandırmayı geciktirici etkiye sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Diğer
taraftan günümüzde selenyum göğüs, kolon, karaciğer, akciğer, cilt kanserinde
v.b. tedavi edici bir madde olarak kullanılmaktadır. istiridye Mantarının
tazesinin 12 mikrogram/kg, kurusunun 150 mikrogram/kg selenyum ihtiva etmeleri
bu mantarların önemini bir kez daha artırmaktadır. Son 10-15 yıl içerisinde
bütün dünyada mantarcılık alanında yapılan çalışmalar, mantarların bünyesinde
bulunan etkili maddelerin izole edilmesi ve bunların insan hastalıklarında
etkilerinin belirlenmesine yönelik olarak odaklanmıştır. Mantarlarda bulunan
polisakkaritlerin kanser hücrelerinin gelişimini durdurma, metastazı önleme ve
tümör hücrelerini yok etme özellikleri olduğu belirlenmiştir. Bundan dolayı
mantarların tıp alanında kullanımına yönelik çok sayıda araştırma yapılmaktadır.
Günümüzde büyük sorun olan, AİDS, SARS, EBOLA'nın dışında kanser ilaçlarının
belki de çok yakın gelecekte mantarlardan bulunması sürpriz olmayacaktır.
İstiridye Mantarında yer alan
polisakkaritler Beta 1-3/1-6 glukandır. Glukan olarak ayrıca
mannogalaktoglukan, arabinogalaktan, mannogalaktan, glukoxylan gibi çok sayıda
madde ihtiva etmektedir. Bünyesinde yer alan Pleuromutilin antiviral özellikte
olup, plovastinle, lovastin kolesterolün düşürülmesinde, izole edilmiş bir
lektin antitümör niteliğiyle beraber hepatomada etkilidir. Pleuran çok güçlü
bir bağışıklık sistemini güçlendirici, düzenleyici, antikanserojen bir maddedir
ve İstiridye mantarın 'dan izole edilmiştir. İn vitro koşullarda kanser
hücreleri sınırsız çoğalırken normal hücreler 50-70 jenerasyon sonra
ölmektedir. İnsan vücudunda polisakkaritler kanser hücrelerine direk
saldırmamakta, vücudun bağışıklık sistemi içerisinde yer alan makrofaj gibi bağışıklık
hücrelerini uyarmakta, onları motive etmekte, bu etkiyle tüm vücut aynı anda
harekete geçmektedir (Wasser 2002, Anonim 2002, Daba ve Ezeronye 2003, Novak
2007).
İstiridye Mantarı’nın bünyesinde bulunan
polisakkaritlerin insan sağlığına etki mekanizmasına yönelik bilgiler daha
sonraki yazılarımızda verilecek. Reishi'den farklı olarak istiridye
mantarlarının taze olarak tüketilebilmesi önemli bir avantajdır. Tıpkı Reishi
mantarlarında olduğu gibi Pleurotus türleri de kültür koşullarında agar ortamında
ve tohumluk misel üretiminde bazı fungal ve bakteriyel hastalıkları çok kısa
sürede yok etmektedir. Bu durumun tıp alanında klinik deneylerle incelenmesinin
yararlı olacağı düşüncesindeyim. Pleurotus türlerinin antiviral, antioksidant,
antibakteriyel, antikolesterol, an- tifungal, antitümör özellikleri
bulunmaktadır. Mantarların tüketilmesiyle dinçlik, enerji kazanılmakta,
karaciğer koruyucu özelliği olmasının yanı sıra P.eryngii (Viagra Mantarı) gibi
bazı türlerin afrodizyak etkisi bulunmaktadır. Yapılmış pek çok bilimsel
çalışmanın ışığı altında bu mantarların ülsere etkili bulunup mukozayı
iyileştirdiği, kanın pıhtılaşmasını önlediği, yaşlanmayı geciktirip bağışıklık
sistemini güçlendirdiği, bunun yanı sıra özellikle göğüs, mide, kolon,
özofagus, prostat, karaciğer, akciğer, lösemi L-1210, adenocar- cinoma 755 'de
tedavi edici özellikleriyle sarcoma-180 tip katı tümörleri önleme oranının
%75.3 gibi yüksek bir oranda olduğu tespit edilmiştir (Ikekawa ve ark. 1969,
Gundez- Cimmerman 1999, Noseleve ve ark. 2001, Daba ve Ezeronye 2003, Jose ve
ark. 2004, Dasilva 2005, Lindequist ve ark. 2005, Petrova ve ark. 2005, Lavi ve
ark. 2006, Novak 2007, Gern ve ark. 2008).
----------------------------------------
Kendisine teşekkürü bir borç biliriz;
değerli hocamız M. Ertuğrul İlbay
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Bahçe Bitkileri Bölümü Dışkapı Ankara