Pazar

Shiitake Mantarı (Lentinula edodes) Bölüm 2 Tohumluk Misel Üretimi

5.1. Anaç Mantarların Seçimi ve Saf Kültürlerin Hazırlanması 
Tohumluk misel üretiminde ilk aşama anaç mantarların seçimidir. İki amaçla seçilecek olan mantarlar taze, çeşidin tipik özelliklerini gösteren, hastalıksız, yarası beresi olmayan, kısmen şapkasını açmamış olmalıdır. Bu şekilde seçilen mantarın sapı bir miktar kesildikten sonra steril kağıt, cam ya da alüminyum folyonun üzerine konularak 24°C'de etüvde inkübasyona bırakılır ve 2-3 gün sonra lamellerden dökülen sporların bulunduğu kağıt, olası virüs hastalıklarını önlemek amacıyla petri kabının içinde yine etüvde 70°C de bir saat tutularak aşılamaya hazır hale getirilir. Saf kültürün hazırlanmasında ikinci aşama besin ortamlarının hazırlanması ve sporların aşılanmasıdır. Shiitake sporlarının çimlenmesi ve misellerin gelişmesinde saf kültür besin ortamı olarak birçok ortam kullanılabilmesine karşın burada misellerin gelişmesi için son derece uygun bir besi yeri olan sadece PDA ortamının hazırlığından bahsedilmiştir.
5.1. Anaç Mantarların Seçimi ve Saf Kültürlerin Hazırlanması 
Tohumluk misel üretiminde ilk aşama anaç mantarların seçimidir. İki amaçla seçilecek olan mantarlar taze, çeşidin tipik özelliklerini gösteren, hastalıksız, yarası beresi olmayan, kısmen şapkasını açmamış olmalıdır. Bu şekilde seçilen mantarın sapı bir miktar kesildikten sonra steril kağıt, cam ya da alüminyum folyonun üzerine konularak 24°C'de etüvde inkübasyona bırakılır ve 2-3 gün sonra lamellerden dökülen sporların bulunduğu kağıt, olası virüs hastalıklarını önlemek amacıyla petri kabının içinde yine etüvde 70°C de bir saat tutularak aşılamaya hazır hale getirilir. Saf kültürün hazırlanmasında ikinci aşama besin ortamlarının hazırlanması ve sporların aşılanmasıdır. Shiitake sporlarının çimlenmesi ve misellerin gelişmesinde saf kültür besin ortamı olarak birçok ortam kullanılabilmesine karşın burada misellerin gelişmesi için son derece uygun bir besi yeri olan sadece PDA ortamının hazırlığından bahsedilmiştir.
Buna göre; 300 gr soyulmuş ve dilimlenmiş patates 1.5 lt su içinde bir kapta kaynatılarak haşlanır ve süzülür. Ardından 20 gr dextroz ile 20 gr agar ilave edilip süzüntü 1 lt'ye tamamlanıp pH'sı 6.0-7.0'ye ayarlandıktan sonra tekrar ısıtılarak kaynama noktasında, petri kaplarına doldurularak otoklavda 121°Cde 25-30 dakika sterilize edilir. Sterilizasyon sonrası kaplar steril aşılama kabinine alınarak burada ortamlara soğuduktan sonra ok uçlu bir iğneyle spor aşılaması gerçekleştirilir. Aşılamada kullanılacak 2. bir yol ise doku kültürü yöntemidir. Bu amaçla steril kabine alınan mantar elle koparılarak ikiye ayrılır ve iç dokudan alınan 0.5 xl.O cm ebadındaki bir parça yine petri kaplarındaki ortamlara aşılanır. Aşılama sonrası kültürler 24 °C deki iklim dolabında inkübasyona tabi tutulur ve yaklaşık 2-3 gün sonra sporlarda çimlenme başlar, 7 ile 9 cm çapındaki petrilerde gelişme 20-25 günde tamamlanmaktadır ve süre sonunda besin ortamının üzeri pamuk gibi Shiitake nin miselleriyle kaplanır (Resim 5.2.).

5.2. Tohumluk Miselin Hazırlanması Yukarıda açıklanan şekilde hazırlanan miseller doğrudan üretimde kullanılamaz. Bunun en önemli nedeni ağar maddesinin çok pahalı oluşunun yanında, agarlı ortamın yetiştirme ortamlarına ekimi sırasında enfeksiyon riskinin daha yüksek oluşudur. Shiitake mantarının tohumluk misellerinin hazırlanmasında sardırma materyali olarak daha çok dal parçaları, talaş ile buğday, çavdar, darı gibi hububatların danelerinden yararlanılmaktadır. Tanegoma adı verilen ve meşe, kavak gibi ağaçların dallarından 1-1.5 cm çapında, 1.5-2.0 cm uzunluğunda çubuk şeklinde kesilen dal parçalarıyla talaş ortamı kültür kütüklerinin, hububat danelerinden hazırlanan miselleri ise sentetik ortamların aşılanmasında kullanılmaktadır. Dal parçalarının sterilizasyondan 1 gün önce suda bırakılması nem düzeylerinin artması bakımından varalı olacaktır. Kültür kütüklerinde talaş miseli tercih etmenin nedeni, hububat danelerine sardırılmış miselle yapılan aşılama sonrası karınca ve böcek gibi zararlıların hububatı yemesi ve aşılamanın etkinliğinin ortadan kalkmasından ileri gelmektedir. ' Talaş miseli hazırlamada pratik olarak 4/5 meşe talaşı+ 1/5 buğday kepeği kullanılabilir. Kuru kuruya iyice karıştırılan maddenin pH durumuna göre gerekli kireç ilavesi yapıldıktan sonra nem oranı % 60-65'e çıkarılmalıdır. Karışım; talaşın suyunu 1-2 saat emmesini sağladıktan sonra kullanılmalıdır. Dane miselin hazırlanmasında ise, işletmenin ihtiyacına göre değişmekle beraber burada 10 kg'lık bir miktar esas alınmıştır. Buna göre bir kaynatma kazanında 15 lt su kaynadıktan sonra 10 kg buğday haşlanır. Buğdayın haşlanma miktarı az olmamalı, ancak aşırı kaynatılmayla da buğdaylar patlatılmamalıdır. En iyi kaynatma süresi buğdayın yemeklik patates haşlanmasında olduğu gibi kabuklarının soyulmayıp ancak iç kıvamının yenecek hale geldiği zaman kadardır. Bu şekilde haşlanan buğday bir elekte süzülür ve içerisine kireçle çamurlaşmayı önlemek için 1-2 kg alçı ilave edilir.
Yukarıda açıklanan şekilde hazırlanan her üç materyal de 1-1.5 lt'lik cam şişe veya kavanozlara ya da polipropilen torbalara 2/3 oranında doldurulup ağızları pamukla mühürlendikten sonra otoklavda 1.5-2 saat sterilize edilir. Sterilizasyon sonrası şişeler steril aşılama kabinine getirilir. Burada UV ışığı altında 1 gün bekletildikten sonra daha önce hazırlanmış saf kültürlerden alınan yaklaşık 1-1.5 cm'lik misel gelişmiş agar parçaları şişelerin ağzı hafifçe açılarak ortamlara aşılanır. Her bir şişeye iki kültür aşılama, misellerin kısa sürede sarması bakımından daha iyidir. Aşılanması tamamlanan şişeler 24°Cdeki iklim dolabı veya odasında inkübasyona tabi tutulur ve şişe büyüklüğü ile kullanılan ortamın miktarına bağlı olarak 20-30 gün içerisinde miseller tamamen gelişecektir. Bu şekilde hazırlanan ortamlar " ana kültür " (tane misel için) adını almakta, yetiştirme ortamlarının direkt aşılanmasında kullanılabilmesine rağmen içinde bulunan agar nedeniyle pahalıya satılmakta, aslında ana kültürler yeni tohumların üretilmesinde yer almaktadır. Bir ana kültür şişesinden 50-60 yeni şişe aşılanabilmekte, bu aşılanan şişeler de yine ana kültür gibi değerlendirilerek, aşılandığında 2500-3000 adet yeni tohumluk misel şişesi hazırlanabilmektedir. Ancak, sürekli alt kültür yapma misellerde dejenerasyon olması sebebiyle de tercih edilmemeli, 3-4 alt kültürden sonra yeni saf kültürlerle çalışılmalıdır. Shiitake tohumluk miselleri hemen kullanılmayacaksa +4°C'de buzdolabı koşullarında saklanmalıdır. Saklama süresi 3-4 aydır ve bu sürenin sonunda hububat danelerinde yumuşamaya paralel olarak misellerde yaşlanma görülecek ve tohumlar elden çıkacaktır. Sırasıyla talaş misel ile odun parçalarındaki misellerin saklanma süresi biraz daha uzundur. Saf kültürlerde +4°C'de muhafaza edilmelidir. Cam tüplerde hazırlanan ortamların petri kaplarında hazırlanan ortamlara oranla dayanımları daha uzun olup, petri kaplarının etrafı plastik filmle çevrilse bile içinde bulunan besi yerlerinin zamanla kuruması nedeniyle bu saf kültürlerden de zamanla alt kültür yapmak faydalı olacaktır.
----------------------------------------
Kendisine teşekkürü bir borç biliriz; değerli hocamız M. Ertuğrul İlbay
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Dışkapı Ankara

Cuma

Shiitake Mantarı (Lentinula edodes) Bölüm 1

ÖNSÖZ
Doğadaki mantar türlerinin kültüre alınması yetiştiriciliği, hobi
veya ticari olarak üretimi, insan beslenmesinde, biyolojide, tipta vb.
değişik bilim dallarında, akademik çalışma alanlarında kullanımı her
zaman güncel bir konu olmuştur.
Uzakdoğu ülkelerinde yüzyıllardır yetiştirilen Shiitake bu ülkelerde yaşayan insanların günlük sıradan yiyecekleri arasındadır.
Kendine özgü hoş kokusu ve besin değerinin yanında, tıp alanında
kullanımının anlaşılmasıyla yetiştiriciliği kısa sürede bütün dünya Ülkelerinde yaygınlaşmış ve özellikle son 10-15 yıl içinde üretimiyle tüketimi büyük rakamlara ulamıştır.
Ülkemizde sadece beyaz şapkalı mantarın kültürü yapılmaktadır. Bunun dışında halkımız yaşadığı bölgede yöresel olarak bildiği, tanıdığı mantarları doğadan toplayarak tüketmekte, ancak dünya piyasasında önemli bir yer tutan egzotik mantar türlerini tanımadığından yetiştiriciliklerine yönelik herhangi istikrarlı bir girişimde bulunmamaktadır.
Bu kitap, halkımıza Shiitake mantarını tanıtmak ve yetiştiriciliğinin nasıl yapıldığını açıklamak üzere hazırlanmıştır. Eserin tarımımıza, amatör veya profesyonel olarak Shiitake yetşitiriciliği ile ilgilenecek herkese faydalı olmasını umut ediyorum.

l.GİRİŞ 
Heterotrof organizma olan mantarlar, doğada biyolojik dengenin sağlanmasında çok büyük önem taşımaktadır. Mantarlar doğada bakterilerle birlikte hayvansal ve bitkisel atıkları parçalayarak ayrıştırmakta, böylelikle yeryüzündeki organik madde yığınlarını ortadan kaldırmaktadırlar. Bu faaliyet sonucu ayrışma ürünleri toprağın besin değerini yükseltmekte, fiziksel yapısını iyileştirmekte, mikroorganizma popülasyonunu çoğaltarak toprak verimliliğini arttırmaktadır. Parçalama işlemi sırasında açığa çıkan karbondioksit, bitkilerin fotosentez işlemi için gereklidir. Diğer taraftan mantarlar insan ve hayvan beslenmesinde yaygın olarak kullanılırken tıp alanında da mantarlardan geniş ölçüde yararlanılmaktadır. Dünya üzerinde toprak, su ve havada, daha doğrusu hemen hemen her yerde biçim ve boyutları gözle görülemeyecek kadar küçük ve ilkel olanlarından çok gelişmiş olanlarına kadar 1.5 milyon fungus türünün varlığından bahsedilmektedir. Bu sayı içerisinde günümüze kadar 69.000 tür net olarak tespit edilmiş ve tanımlanmıştır. 69.000 tür içerisinde 10.000'i makro fungus olarak değerlendirilmekte; bunlardan 5020 adedinin yenilebilir, 1820'sinin tıp alanında kullanıldığı, 1010 tanesinin zehirli, 2150'sinin ise zehirli olmayıp ancak yenilebilir nitelik taşımadığı belirtilmektedir. Yenilebilir 5020 tür içerisinde 5 tanesi endüstriyel anlamda yetiştirilirken, 22 tanesinin ticari anlamda kültürü yapılmakta, yaklaşık 120 türün ise ekonomik anlamda yetiştiriciliği yapılmak üzere çalışmalar devam etmektedir (Chang 1993). Günümüzde bütün dünyada en fazla yetiştiriciliği yapılan tür beyaz şapkalı mantardır (Agaricus bisporus). Bu mantar 6 milyon tonluk dünya üretiminde %30'luk bir payla ilk sırayı almaktadır (Poppe 2000, Anonim 2002a). Kültürü yapılan mantar türleri arasında SHIITAKE (Lentinula edodes (Berk.) Pegler) gerek besin değeri ve lezzeti gerek tıp alanındaki kullanımıyla uluslararası bir üne sahiptir. Shiitake daha çok Doğu Asya ülkelerinde üretilmektedir. En önemli iki üretici ülke Çin ve Japonya'dır. Her iki ülkede de yetiştiriciliği bir sanat dalı olarak kabul edilmekte, yetiştirme yerlerine bir mabede gider gibi gidilmektedir. Yetiştiriciliğinin yaygın olarak yapıldığı diğer ülkeler Tayvan, Kore, Filipinler, Singapur, Burma, Borneo ve Papua Yeni Gine'dir. 
Shiitake ürerimi özellikle 2.dünya savaşından sonra artmıştır. Ancak esas artış 1974 yılında gerçekleşmiştir. Mantarcılık kongresinin Tokyo ve Tayvan'da gerçekleştirilmesiyle Shiitake ile beraber uzakdoğu kökenli birçok türün dünyaya tanıtılması sağlanmış ve egzotik olarak kabul edilen birçok mantar türünün üretimi Avustralya, Amerika ve Asya kıtalarında hızla yaygınlaşmıştır. 
1936 yılında 18.000 ton olan Shiitake'nin dünyadaki üretimi 1986'da 314.000 tona, 1997de ise 1.573.000 tona yükselmiştir (Royse 1985, Chang 1987, Royse ve Sanchez-Vazques 2000). Günümüzde dünya piyasalarında 1 kg taze Shiitake 10 ile 20 $, 1 kg kurusu ise 20 ile 80 $ arasında işlem görmektedir. Diğer taraftan kurutulup toz haline getirilmiş veya etkili maddelerinin bulunduğu Shiitake kapsülleri ilaç gibi tamamen doğal ürünlerin satıldığı firmalarca tazesinden çok daha yüksek fiyatlarla pazarlanmaktadır
Ülkemizde Shiitake yetiştiriciliğine  yönelik ilk çalışmalar, 1987 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde başlamıştır. 1989-1991 yıllarında yaptığımız ilk eserlerle beraber (İlbay ve Ağaoğlu 1989 Ağaoğlu ve ark. 1990, Ağaoğlu ve ark. 1991) bu konuda yapmış olduğum doktora çalışmam ve çeşitli makalelerimde konunun önemi vurgulanmış, yetiştiricilik koşulları ortaya konmuştur. Bununla beraber mantar terimi ülkemizde temel değil, alternatif bir gıda maddesi ve ormancılık sektöründe de tali ürünler arasında değerlendirilmiş, üretim sadece beyaz şapkalı mantarla sınırlı kalmış, diğer bir deyişle 2000'li yıllara kadar ticari ve ciddi anlamda Shiitake üretimi yapılmamıştır. Ancak son 1-2 yıl içerisinde birkaç firmanın Shiitake yetiştiriciliği konusunda girişimleri yine de sevindiricidir. 



2. TARİHÇESİ 
Shiitake, şii ağacı (huş) mantarı anlamına gelip, şii ağacının devrik kütükleri bu mantarın konukçusudur. Shiitake ingilizcede ise "Mantarı Şii ağacından topla" anlamında kullanılmaktadır. Doğada geniş bir alana yayılmış olsa bile bu mantarın yabani formları yalnızca Asya kıtasının tropik alanlarında görülebilmekte, Çin, Japonya, Tayvan, Himalaya dağları, Borneo ve Papua Yeni Gine'de bölgelere adapte olmuş birçok değişik tipleri bulunmaktadır. Singer (1961), 2000 yıl önce Shiitake'nin Çin ve Japonya'da kültürünün yapıldığını, yabani Shiitake'lerin ormandan toplanarak tüketildiğini belirterek, Japonya'da 199 yılında imparator Chuai için Kyushu yerlilerinin mantar topladığını bildirmektedir. Uzakdoğu Asya ülkelerinde beyaz şapkalı mantardan çok daha fazla sevilen Shiitake'ye hoş kokusu ve lezzetinden dolayı çok değer verilmekte, "imparatorların yiyeceği" olarak anılmakta, uzun yaşamanın sırrı, doğal bir şifa kaynağı olarak satılmakta ve geleneksel olarak düğün yemeklerinde kullanıldığı gibi afrodizyak etkisi olduğuna inanılmaktadır. Shiitake'nin yetiştiği yere yakın yaşayan Samurai savaşçıları bu mantarı başkalarının toplamasını yasaklamışlardır. 1313 yılında Çinli araştırıcı Wang "Tarımın Kitabı" adlı eserinde günümüzde hala kullanılmakta olan kütük kültürünün esaslarından bahsetmiştir. Farmakolojik etkisi ise Ming Hanedanı (1368-1644) dönemine kadar eski dönemlerde Wu Shui adlı ünlü bir doktor tarafından bahsedilmiş ve Shui Shiitake'nin insanlara dinçlik ile enerji verdiğini ayrıca beyin kanamakrının tedavisiyle önlenmesinde etkili olduğunu ileri sürmüştür (Ito 1978, Leatham 1982, Lin ve ark. 2000). 
1910 yılında Shiitake spor süspansiyonunun baltayla açılmış kertiklere enjeksiyonuyla sağlanan yüksek inokulasyon başarısının yanında, 1920 yılında K.Kitayama ve 1943 yılında Kyoto Üniversitesinden Kisaku Mori adlı araştırıcılar mantar sporlarını "tanegoma" adı verilen steril odun parçaları üzerinde geliştirmişler, böylelikle saf mantar kültürü ile sarılmış yongaların kütüklerdeki balta yaralarına veya açılan deliklere aşılanması yoluyla modern üretim sistemleri de gelişmeye başlamıştır.(Ito 1978, Leatham 1982, Royse ve ark. 1985). Shiitake'nin suni ortam üzerinde yetiştirilmesine ait ilk çalışmalar 1929 yılında başlamıştır. 1933 yılında Passecker şişe içinde sterilize ettiği kayın ağacı talaşına Shiitake miseli aşılamış ve primordium formasyonu için ışığın gerekliliğinden bahsetmiştir (Royse ve ark. 1985). Geçen yüzyılda Shiitake'nin suni ortamlarda (katı ve sıvı) yetiştiriciliğine, sitolojisi ile genetiğine ait çok sayıda çalışma yapılmış ve birçok konu açıklığa kavuşturulmuştur. unumuz le Shiitake (Lentinula edodes)'nın endüstriyel anlamda yetiştiriciliğinde artık bütün dünyada en fazla polipropilen torbalara doldurulan talaşın sterilizasyonu esasına dayanan bir teknik kullanılmaktadır. 1970'li yıllarda Tayvan'da geliştirilen bu teknik ancak 1980li yıllardan sonra kullanılmaya başlanmış ve kısa sürede hızla yaygınlaşarak özellikle geçen 10-15 yıllık bir süre içerisinde dünyada büyük bir üretim artışına neden olmuştur 

3. İNSAN BESLENMESİNDEKİ ÖNEMİ 
Uzakdoğu Asya ülkelerinde temel besin maddeleri arasında yer alan Shiitake'nin sakız gibi aromatik ve sarımsak gibi tadı bulunmakta, pişirildiğinde orijinal rengini koruduğu gibi yemeğe hoş kokulu bir lezzet vermekte, meşe ağacının kendine özgü hoş kokusu belirgin bir sekilde hissedilebilmektedir.
Bünyesinde bulunan guanosineo-5 monophosphato, Lenthionine (Şekil 3.1) ve sülfür bileşikleri Shiitake'nin aromasını oluşturmaktadır. Diğer taraftan kolaylıkla kurutulabilmekte ve kurutma işlemi mantarın aromasını yükseltmektedir. Kurutulmuş mantar, bünyesine kolaylıkla su çekmekte ve taze haliyle aynı bir görünüm sağlamaktadır. Shiitake fiziksel zedelenmeye karşı oldukça dayanıklıdır ve buzdolabında iki hafta kadar bozulmadan kalabilmesi dünya piyasasında popülerliğini her geçen gün daha da arttırmaktadır(Wada ve ark. 1967, Ito 1978, Lee 1980, Chen ve Ho 1986).
Shiitake protein, vitamin ve mineral maddeler bakımından oldukça zengin bir mantar türüdür. 100 g taze mantar yenildiğinde ancak 28 kalori alınır ki bu da iyi bir diyet yemeği olduğunu göstermektedir.
Lentinula edodes insan beslenmesi için gerekli bütün temel amino asitleri içerdiği gibi, ham külü içindeki P, Fe ve Ca kemik ile dişlerin gelişmesinde rol oynamaktadır. İçerdiği B vitaminleri (B1, B2, B12) gelişmeyi düzenler, C vitamini ise skorbit tedavisinde ve önlenmesinde etkilidir. Az miktarda A ve E vitamini de içeren mantarın bünyesinde yüksek düzeyde bulunan ergosterol (provitamin D2) güneşin ultraviyole ışığında veya suni ışıkta D2 vitaminine dönüşmektedir. D2 vitamini ise kemik ve kas gelişimine yardım ettiği gibi lenf ile raşitizim hastalığının çıkışını engellemekte, vücutta fosfor ve kalsiyum düzeyini dengelemektedir. 1 g kuru Shiitake 400 IU D2 vitamini içermektedir (IU=0.0003 mg). Bu da bir insanın günlük ihtiyacını karşılamaktadır (Chrisan ve Sands 1978, Lee 1980, Rovse ve ark. 1985).
 Shiitake'nin bileşimi ( Lee 1980 ). * 100 gram mantarda 
Yenebilir mantarların besin içerikleri incelendiğinde; insan beslenmesinde çeşitli sorunlara yol açan yağ ve karbonhidrat miktarının son derece düşük olduğunu görmekteyiz. 
Genel anlamda günlük ortalama 200-250 g mantar tüketilmesi, protein miktarı bakımından 100 g hayvansal gıdayla alman protein miktarıyla eşdeğer nitelik taşımaktadır. Diğer taraftan mantar proteinin %80- 90'ının insan tarafından hazmedilebilmesi, buna karşın ette bu oranın daha düşük olması (%30-40) ve bitkisel proteinin insan bünvesinde hayvansaI proteinlerin yarattığı sakıncaları oluşturmaması, mantarların önemini açıkça ortaya koymaktadır. Shiitake besin değerinin yanında tıbbi özellikleri bakımından da oldukça dikkat çekici bir mantardır. Asya ülkelerinde doğal bir sağlık maddesi, folklorik bir ilaç olarak değerlendirilmekte, afrodizyak etkisinin olduğuna inanılmakta, tıbbi açıdan Ganoderma lucidium'la beraber mantarların lideri kabul edilmektedir. Bilimsel olarak yapılan çok sayıda araştırmada Shiitake'nin kan dolaşımını düzenlemesi, beyin kanamalarının, damar sertliğinin, böbrek yetmezliğinin, yüksek tansiyonun önlenmesinde etkili olduğu, antibakterlyel, antifungal, antiviral özelliklerinin yanında ayrıca romatizma, soğuk algınlığı, mide ve baş ağrısını, hepatit (B) hastalığını iyileştirdiği, halsizliği ortadan kaldırarak uykusuzluğu giderdiği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği bildirilmektedir (Yamamura ve Cochran 1974 a,b, Cochran 1978, Anonim 1999, Ooi 2000, Anonim 2002b, c). Yapılan araştırmalarda Shiitake'de bulunan "Eritadenine" adlı bileşiğin kandaki kolesterol oranını %25 ile 45 oranında azalttığı tespit edilmiştir (Tokudo ve ark. 1974, Tautorus 1985, Anonim 1999, Anonim 2002 c).

Günümüzde Shiitake antitümör aktivitesinden dolayı ciddi anlamda kanser tedavisinde kullanılmak üzere çok sayıda ülkede bir çok araştırma programında yer almaktadır. Japonya'da bu mantardan 50 kadar enzim ekstrakte edilmiştir ve bunlardan pepsin ile trypsin mide tedavisinde, asparaginase ise çocuklarda görülen kan kanserinin iyileştirilmesinde kullanılmaktadır. Diğer taraftan bünyesinde bulunan "Lentinian" adı verilen bir polisakkaritin "Sarcoma 180" denilen katı tip tümörlerin gelişmesini durdurabilmesi dünyada bu mantara verilen önemi daha da arttırmıştır ve kemoterapi sırasında hastaların Shiitake'yi gıda olarak tüketmeleri tavsiye edilmektedir. Son yıllarda Lentinula edodes'in AİDS tedavisinde kullanılmasına yönelik yoğun çalışmalar da yürütülmektedir (Stamets and Chilton 1983, Tautorus 1985, Anonim 1999, Ooi 2000, Anonim 2002 b, c, d).

4. SINIFLANDIRILMASI, MORFOLOJİSİ VE YAŞAM DÖNGÜSÜ 
4.1. Sınıflandırılması Shiitake mantarının bilimsel adı Lentinula edodesdir ve Hymenomycetes sınıfının, Tricholomatales takımı, Pleurotaceae familyasına dahildir. Çeşitli kaynaklarda bir çok sinonimine rastlamak mümkündür(Lentinus edodes, Lentinula edodes shiitake, Cortinellus edodes, Cortinellus shiitake, Cortinellus berkeleyanus, Armillaria edodes vb.). 
Ülkeler bu mantarı konuştukları dillere göre değişik şeklide adlandırmaktadırlar 
İngilizce: Japanese forest mushroom
Fransızca: Lentin du Japon
Almanca: Shiitakepilz
İtalyanca: Fungo Cinese
İspanyolca: Seta japonesa
Japonca: Shiitake
Korece: Pyogo
Bununla beraber batılı ülkelerde esas olarak "she-e-ta-kav" olarak ta tanınmakta ve telaffuz edilmekte, ülkemizde ise Çin veya Japon, meşe, orman, düğün mantarı olarak bilinmektedir. Shiitake Çin'de Xiang-gu (Xiang=aroma, gu=mantar) olarak bilinmekte ve dong-gu (kış mantarı) ile hua-gu (çiçek mantarı) olmak üzere 2 formu bulunmaktadır. Dong-gu taze halde daha kaliteli iken. Hua-gu'nun ise kurutulmuş formu daha pahalıdır. 

4.2. Morfolojisi Shiitake mantarı şemsiye şeklinde şapka, lameller ve sap olmak üzere 3 kısımdan oluşur. Yuvarlak olan şapkanın büyüklüğü 5-10 cm arasında değişmektedir ve kenarları açık renkte, tepe kısmı siyaha yakın koyu kahverengidir. Etli kısım sert ancak esnektir. Mantarın genç döneminde önce beyaz veya açık kahverengi film şapkanın kenarları boyunca gözlenir ve şapka yüzeyinde küçük parçalar halinde kalır. Genç dönemde şapkanın dış yüzü içeri doğru kıvrıktır ve sapın alt kısmı arasında yumuşak bir zar ile kaplıdır. Büyüme sırasında bu zar parçalanır ve sapın etrafında halka şeklinde kalır, ancak zamanla gözle fark edilmez hale gelir. Şapkanın üzerinde ise özellikle kenarlarda bu zar bariz bir şekilde beyaz renkli olarak fark edilebilmektedir. Shiitake'nin lamelleri beyaz renklidir ve sayıca çok fazla olmayıp, merkez'den etrafa doğru radyal şekilde gelişmektedir. Basidium çubuk şeklindeve ucunda her biri bir basidiospor taşıyan 4 sterigmata bulunmaktadır. Basidiosporlar beyaz renkli, 5-6 mikron uzunluğunda, 2.5-3.5 mikron genişliğinde silindirik veya elipsoit şeklindedir. Sap yaklaşık 3-6 cm uzunluğunda ve şapkaya merkezi olarak bağlanmıştır. Lamellere yakın olan kısım beyaz ve orta kısma göre daha kalındır. Sapın alt kısmı da yine orta bölgeye göre daha kalın olup, renk alta doğru açık kahverengiye dönmektedir.

4.3. Yaşam Döngüsü Shiitake'nin yaşam döngüsü Tricholomatales'in tipik özelliklerini göstermektedir ve hymenium içerisinde basidiumları üretmesi karekteristiktir. 
İki faktörlü heterotallic bir tür olan Shiitake'nin lamelleri olgunlaştığında basidiosporları üretir. Tek bir tane Shiitake, milyonlarca spor üretebilir. Bu haploid sporlar doğada geniş bir alana yayılır ve çok az bir kısmı uygun bir yer ve koşul bularak çimlenebilir. Haploid sporların çimlenmesiyle homokaryon miseller gelişir. Homokaryon hifin Her hücresi bir çekirdek içerir ve hifler dallanarak gelişir. Homokaryon miseller tek başlarına mantar oluşturamazlar. Mantar oluşumu için iki ayrı cinsiyetteki homokaryon miselin bir araya gelmesi ve birleşerek sekonder misel adı verilen iki çekirdekli bir hücre olan dikaryon hifin oluşması gerekmektedir. Bu birleşme süresinde erime (Füzyon) işlemi sitoplazmada ortaya çıkmakta, çekirdekte herhangi bir şey olmamaktadır. Sekonder hif oluşurken hücre bölünmesinde kelepçe bağlantısı olarak adlandırılan bir şişlik oluşur ve bu kısım incelendiğinde primler ve sekonder hif kolaylıkla ayırt edilebilir. Dikaryotik misellerde arasında septum vardır ve her misel hücresinde 8 kromozom bulunmaktadır. Sekonder hif yeterli besinleri alarak primer hiften çok daha kuvvetli gelişir ve misel topağı oluşturmaya başlar, uygun koşullar altında bu topaklar primordiumu, ardından mantarı oluşturmak üzere gelişirler (Ito 1978, Lee 1980, Itavaara 1993). 

5. TOHUMLUK MİSEL ÜRETİMİ Başarılı bir mantar üretimi için en önemli konulardan birisi, her şeyden önce yüksek kalitede mantar tohumluğuna sahip olmaktır. Shiitake üretmek isteyen bir kişi tohumluğunu özel firmalardan temin edebileceği gibi kendisi de hazırlayabilir. İleride de değinilecek olan sentetik kültür yoluyla Shiitake üretmek isteyen bir kişi bu yöntemle kuracağı bir işletmede kendi tohumluğunu kendisi üretebilir. Ayrıca bu tip bir işletmede tedarik edilecek alet ve ekipmanlarla sadece Shiitake'nin değil diğer bütün mantar türlerinin de (Agaricus bisporus, Auricularia spp., Flammulina velutipes, Ganoderma lucidium, Grifola frondosa, Pleurotus spp., Volvariella spp. vb.) tohumluğu veya yetiştirme ortamları hazırlanabilir, üretimleri gerçekleştirilebilir.
Tohumluk misel üretimi için ilk yatırım maliyetinde önemli biryer tutan en önemli iki cihaz otoklav ve steril aşılama kabinidir. Bunun dışında, bir laboratuvarda maliyeti nispeten daha düşük ama bulunması gerekli diğer alet ve ekipmanlar kısaca; etüv, hassas terazi, çalkalayıcı, pH metre, haşlama kazanı, elek sistemi, buzdolabı, mikroskop, binoküler, ısıtıcılar, saf su aygıtı, sıvı azot tankı, bilgisayar, raflar, bunzen beki, cam malzemeler (cam tüp, kavanoz, şişe vb.), bisturi, ok uçlu iğne, öze, pamuk vb. sayılabilir. Shiitake'nin sentetik kültür yoluyla üretiminde yetiştiriciliğin bu yolla yapıldığı büyük işletmelerde oldukça büyük otoklavlar kullanılmaktadır. Bu bakımdan tohumluk misel üretiminde iç hacmi daha düşük kapasiteli bir otoklav tohum üretimi için yeterli olacaktır.

Şekil 4.1. Doğada Shiitake'nin yaşam döngüsü
1. Şapka
2. Lamel
3. Hymenium
4. Basidium
5. Sterigma
6. Basidiospore
7. Spor çimlenmesi
8. Monokaryon misel
9. Dikaryon misel
10. Primordium teşekkülü
11. Meyve gelişimi 
a) monokaryon misel safhası
b) dikaryotization (stoplazmik birleşme)
c) dikaryon misel safhası
d) meyve oluşumu
e) mayoz bölünme)

Tohumluk Misel üretiminde esas. Olarak Agaricus Bisporus tohumluğunun hazırlanmasındaki yol kullanılmaktadır.

Kendisine teşekkürü bir borç biliriz; değerli hocamız M. Ertuğrul İlbay
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Dışkapı Ankara 

Benim Kompostun yapılmış kül analiz sonucu:

Elemantal analiz sonuçları:
Karbon C:  % 48
Azot N:  %14
Kükürt S:  %4
Oksijen O: %16
Hidrojen H:  %10

istiridye Mantarın'da Saman Ve Pamuk Kompostunun Farkları Nedir ?

1-Saman kompost ortalama % 20'i verim verir. (En iyi şartlarda )
Pamuk kompost'u ise %35-40 verim verir.

2-Saman kompostun'da mantarlar tane tane çıkarken, Pamuk kompostunda mantar Marul gibi küme halinde çıkar ki mantarın albenisi fazladır.

3-Saman homojen bir şekilde pastörize edilemediği için kolay hastalık kapar.
Pamuk ise daha dirençli bir material olması sebebiyle hastalık ihtimali daha düşüktür.
4-Saman daha hafiftir bir odaya bu sebeple 10 TON saman kompostu koyarken 17
TON pamuk kompostu koyabilirsiniz verim hesabıyla varın gerisini siz düşünün.

Pleurotus eryngii (De Candolle: Fries) Quetlet Yetiştiriciliğinde değişik katkı maddeleri in verim ve kaliteye etkileri üzerine araştırmalar

Araştırma tüm Pleurotus türleri arasında lezzeti bakımından ayrı bir öneme sahip olan ve bütün dünyada
Pleurotus türlerinin kralı “The King Oyster” olarak bilinen P.eryngii mantarının kültüründe en uygun katkı
maddesinin tespit edilebilmesi amacıyla gergekleştirilmiştir. Çalışmada yetiştirme substratı olarak kullanılan talaşa buğday kepeği, pamuk tohumu küspesi ve soya küspesi gibi 3 değişik organik katki maddesinin ilavesiyle %0.7, %0.9, %1.1 ve %1.3’lük azot düzeylerinin etkileri karşılaştırılmıştır. Araştırma sonucunda en yüksek biyolojik verimlilik oranları organik katkı maddeleriyle %1.1 azot seviyesine getirilen ortamlardan elde edilmiş,
artan veya azalan azot düzeylerinde verimin düştüğü tespit edilmiştir.

1. Giriş
Günümüzde yaklaşık 6 milyon ton olarak tahmin edilen dünya mantar üretimi dikkate alındığında 6-6,5 milyarlık dünya nüfusunda kişi başına mantar tüketimi yılda ortalama 1 kg kadardır. Oysa dünyada her yıl tarım ve ormanclık sektöründen ortaya çıkan 600 milyon ton
artık maddenin değerlendirilmesiyle yılda 360 milyon ton kadar mantar üretilmesi mümkündür ve bu şekilde kişi başına yılda 60 kg’lık mantar tüketimi sağlanabilir (Poppe 2000).
Halen 200’den fazla artık madde tek başlarına veya karışım halinde mantar Üretiminde kullanılabilmektedir. Artık maddenin mantara dönüştürülebilmesinin açlık sorununa yardımcı olabileceği gibi yeni iş kollarının m açılması, istihdam sorununun giderilmesinde de büyük
yararlar sağlayabilir. Diger taraftan sökonusu dumm bu maddelerin yakılmasından kaynaklanan hava kirliliğinin, atmosferdeki CO2 seviyesini yükseltmesinin önlemnesinde, küresel ısınmanın azalmasında önemli rol oynayacak, doğal dengenin korunmasında avantaj sağlayacaktır.
Pleurotus spp. birçok artık materyalin üretimlerinde değerlendirilebilmesi, diigiik üretim
maliyetiyle yetiştiriciliğinin zahmetsiz ve aslında çok kolay oluşunun yanında yıl boyu geniş sıcaklık aralığında üretimi yapılabilen mantarlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Pleurotus türleri arasında ülkemizde Çaşır Mantarı olarak bilinen P.eryngii daha güzel olan
tadı ve lezzetiyle hemen dikkati çekmekte ve tüm dünyada Pleurotus’ların kralı olarak
tanınmaktadır (Seki11.a.b.).
Doğada sert dokulu ağaçların kökleriyle Eryngium campestre adlı bitkinin dokularında fakülltatif parazit yaşayan P.eryngii’nin (şekil 2) diğer türlere oranla daha uzun bir gövdesi bulunurken yine raf  ömrünün daha uzun olduğunu buna karşılık bünyesinde daha düşük miktarlarda spor üretmesinin bir avantaj olduğu vurgulanmaktadır (Stamets 1993, Anonim 2001).
Bu araştırma P.eryngii mantarının kavanoz sistemiyle yetiştiriciliğinde en uygun kültür ortamının tespit edilebilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.

2.Materyal ve Metot
2.1 Materyal
Araştırma Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nde gerçekleştirilmiştir.
Çalışmada ülkemiz florasından toplanan P.eryngii mantarının laboratuvarımızda standart tohum hazırlama tekniği ile buğday üzerine sardırılmış tohumluk miselleri
materyal olarak kullamlmıştır.
Denemede değişik düzeylerde azot içeren yetiştirme ortamlarının misel gelişme süresi ve hızı ile verim üzerine etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla kavak talaşında buğday
kepeği, pamuk tohumu küspesi ve soya küspesi olmak üzere 3 değişik katkı maddesi kullamlmıştır. Kullanılan katkı maddelerinin bileşimini incelemek işin yapılan
analizlerde buğday kepeğinin %2.2, pamuk tohumu küspesinin %6.5 ve soya küspesinin %6.2 azot içerdiği saptanmıştır. Katkı maddelerinin farklı azot içermeleri nedeniyle her
bir katkı maddesi Talaş  ortamının azot düzeyini %.7, %0.9, %1.1 ve %1.3’e çıkartacak şekilde ilave edilmiş ve aşağıda belirtilen toplam 12 uygulamanın karşılaştırması
yapılmıştır.
A. Buğday kepeği ile %0.7 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
B. Buğday kepeği ile %0.9 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
C. Buğday kepeği ile % 1.1 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
D. Buğday kepeği ile %1.3 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
E. Pamuk tohumu küspesi ile %0.7 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
F. Pamuk tohumu küspesi ile %0.9 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
G. Pamuk tohumu küspesi ile % 1.1 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
H. Pamuk tohumu küspesi ile %1.3 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
I.. Soya küspesi ile %0.7 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
J. Soya küspesi ile %0.9 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
K. Soya küspesi ile % 1.1 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı
L. Soya küspesi ile % 1.3 N düzeyine getirilen yetiştirme ortamı

Araştırmada yetiştirme ortamlarının hazırlanması, sterilizasyonu, misel aşılaması,
inkübasyon ve hasat birçok araştırıcının belirttiği tekniklere (Stamets 1993, Oei 1996,ilbay 2001) uyularak gerçekleştirilmiştir.
Tesadüf Parselleri Deneme Desenine göre 4 tekerrürlü olarak kurulan denemede önceki çalışmamızda (ilbay 1994) belirtilen teknikler kullanılarak misel gelişme hizi ve biyolojik verim ile ilgili ölçümler yapılmıştır.

3. Bulgular ve Tartışma

3.1. Degişik Azot Düzeyi İçeren Yetiştirme Ortamlarının Misel Gelişimi
Üzerine Etkileri
Degişik azot düzeyi içeren yetiştirme ortamlarının misel gelişimi üzerine etkisini gösteren deneme sonuçları  Çizelge l’de verilmiştir.

*Farklı harfleri taşıyan uygulamalar arasında % 1 hata düzeyinde önemli farklılık vardır. Çizelge l’de görülebileceği gibi misel gelişmesi bakımından en hızlı gelişme pamuk
tohumu küspesi ile %1.1 azot düzeyine getirilmiş ortamdan elde edilmitir (17.00 cm).
Diğer taraftan katkı maddesi çeşidine bağlı olmaksızın azalan azot düzeyine paralel olarak gelişimin de azaldığı tespit edilmiştir. Aynı şekilde % 1.1.’in üzerindeki azot seviyesinde de gelişme yine yavaş olarak dikkati çekmektedir.
3.2. Degişik Azot Düzeyi içeren Yetiştirme Ortamlarının Verim Üzerine Etkileri
Araştırmada hasat 30 gün sürmüş, ilk hasat aşılamadan 43 gün sonra B, C, E, F, G,J
ve K uygulamasindan elde edilmiş, bunu 45. günle 1,46. günle A ve 48. günle D, H ile L uygulamalan izlemiştir.
Degişik azot düzeyi içeren yetiştirme ortamlarının 30 günlük hasat sonunda biyolojik verim üzerine etkilerini gösteren deneme sonuçları Çizelge 2’de verilmiştir.
Çizelge 2. Degişik azot düzeyi içeren yetiştirme ortamlarının verim üzerine etkisi

*Farkli harfleri ta§şıan uygulamalar arasında %l hata düzeyinde önemli farklılık vardır.
30 günlük hasat süresi sonunda biyolojik verim bakımından uygulamaların karşılaştırmaları yapıldığında en yüksek verim %58.79’la soya küspesiyle %1.1 azot
düzeyine çıkartılmış yetiştirme ortamından elde edilmiş, bunu %57.63 BVO oranıyla PTK ile %0.9 azot düzeyine çıkartılmış uygulamalar izlemiştir. Verim tablosu genel olarak incelendiğinde azot düzeyinin %0.9’dan %0.7’ye inmesiyle verimde bariz bir düşüş yaşandığı gözlenmektedir. Diğer taraftan %0.9 ile %1.1’lik azot düzeyleri arasında verim bakımından uygulamalar arasında bir farklılık bulunmaması nedeniyle P.eryngii nin yetiştiriciliğinde daha ekonomik olmasi açısından üreticilerimize kanımca %0.9’luk azot düzeyini önermek, üretim maliyetini düşürmek bakımından daha uygun
görünmektedir.
Denemede azot düzeyinin %1.3’e çıkarıldığı uygulamalarda en düşük verimler elde edilmiştir. Söz konusu verim düşüklüğü büyük olasılıkla yüksek azot kullanımına bağlı olarak ortamların pastörizasyon sonrası fermantasyonlarından kaynaklanmaktadır.
Nitekim bu uygulamaların kavanozlarında gelişme sırasında yoğun bir şekilde ekşimiş çürük koku hissedilmiştir. Üreticilerimizin bu konuya dikkat ederek P.eryngii üretiminde yetiştirme ortamının azot düzeyini kritik sınır olarak tespit ettiğim % 1.1’in üstüne çıkarmamalarını tavsiye etmekteyim.
4. Kaynaklar
Anonim 2001. http.7/www.mushworld.com/sub en.html
Ilbay, M.E. 1994. L.edodes kültur mantarı yetiştiriciliğinde degişik yetiştirme ortamları ve katkı maddelerinin verim ve kaliteye etkileri üzerinde araştırmalar. Ank. Univ. Fem. Bil. Ens. (Doktora
Tezi Basılmamamış)Ankara. 84s.
Ilbay, M.E. 2001. P.sajor-caju mantarı yetiştiriciliğinde büyümeyi düzenleyici madde kullanımının etkisi.
Gıda 26 (l):55-59.
Oei, P. 1996. Mushroom Cultivation. Tool Publications, The Netherlands. 274s.
Poppe, J. 2000. Use of agricultural waste materials in the cultivation of mushrooms. Mushr. Sci. 15. Vol
1:3-23.
Stamets, P. 1993. Growing Gourmet&Medicinal Mushrooms. Ten Speed Pres. P.O.Box 71123, Berkley.
552 s. 

M. Ertugrul ILBAY
Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü, Dışkapı/Ankara

Mantar Üreticilerinin Örgütlenme Modelleri

ALMANYA MODELİ:
Az gelişmiş ülkelerin tarımındaki yapısal bozukluklar ve örgütsel yetersizlikler tarımsal gelişmeyi olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle çağdaş ekonomik gelişmeyi gerçekleştirmek ve kırsal kesimin kalkınmasında örgütlenmenin önemli rolü bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde sürdürülebilir ve sağlıklı bir tarımsal yapının oluşturulması tarımsal pazarların iyileştirilmesi, yeni pazarlama teknik ve stratejilerinin belirlenmesi, kırsal bölgenin devamlılığı, üretici gelirlerinin artırılması, mesleki ekonomik ve sosyal hakların korunmasında üretici birlikleri, kooperatifler ve diğer örgütlü yapıların etkili olduğu görülmektedir. Buradan hareketle bu çalışmada Avrupa birliği'nin en gelişmiş ülkelerinden Almanya'daki mantar üreticilerinin örgütlenmesinin modelleri yerinde incelenerek tanıtılmaya çalışılacaktır. Böylelikle Türkiye'deki mantar üreticilerinin olası bir örgütlenmelerine ışık tutmaya çalışacağız.

Giriş:

İnsan beslenmesinin temel gereksinmesi olan gıda maddeleri içerisinde mantar önemli bir yere sahiptir. Değişik amaçlarla yararlanılan çeşitli mantar türleri vardır. Alkollü içkilerden, ekmeğe ve antibiyotik üretimine kadar birçok mantar türünden yararlanılmaktadır. Başta AB ülkeleri olmak üzere, Uzakdoğu ülkeleri, özellikle Çin ve diğer birçok ülkede mantarın insan beslenmesinde giderek tercih edilen bir ürün olarak öneminin artması üretim sürecini de önemli ölçüde etkilemektedir. 
Tarımın doğal koşullara bağımlılığından kaynaklanan risk ve belirsizlikler fazladır. Oysa mantar üretiminde bu nedenli kaygılar yoktur. Son derece esnek bir üretim süreci söz konusudur. Ayrıca bu süreçte sermayenin devir hızı da yüksektir. Bu nedenlerle dünya'da birçok üreticinin tercih ettigi bir üretim alanıdır.  1900'lı yılların ikinci yarısında
dünyadaki mantar üretim miktari 2 milyon tondur. Bunun %45’ini AB, %30’unu Asya, %20’sini ise Güney Amerika ülkeleri üretmiştir. Çin ise yılda 500.000 ton ile dünyada ilk sırada gelmektedir.
Ülkemizde mantar üretimi yaklaşık 35 yıllık bir geçmişe sahip olmasına karşın, bu alandaki değişime ve gelişmeler hızlı olmuştur. Türkiye’de 1973 yılında yıllık üretim 80 ton iken, 1983’de l.400 ton, 1991’de 3052 ton, 1999’da 12.658 ton, günümüzde ise yaklaşık 20.000 tona ulaşmıştır. Ancak tüm bu gelişme ve değişmelere karşın, ülkemiz açısından mantar üretim ve tüketimi arzu edilen düzeyde değildir. Oysa AB ülkelerinden sadece Almanya’da yılda 63.500 ton mantar üretimi gerçekleşirken, 197.300 ton da ithal edilmektedir. Böylece Almanya’da, yılda 269.000 ton mantar tüketimi gerçekleşmektedir. Almanya'da mantar sektöründeki yaşanan bu gelişmelerde demokrasinin sigortası  da olan sivil örgütlerin rolü çok büyüktür. Bu açıdan tarım kesiminde mesleğin kimliği ve çıkarlarını koruyabilen, geliştirebilen, bu konuda temel bilgileri toplayarak kamuoyuna yayan, karar mekanizmalarına etki eden önemli sivil toplum örgütleri olarak Mantar Üreticileri Birliği (Bund Deutscher Champignonzüchter BDC), Kooperatifler ve üretici örgüt şirketleri faaliyetlerini sürdürmektedirler.

2. Materyal ve Metot

Avrupa Birligi’ne katılım konusunda önemli bir sürece girmiş bulunan Türkiye’deki mantar üretimine bir örnek teşkil etmesi açısından, bu çalışmada Avrupa’da mantar üretiminin tarihçesi incelenmiş, üretim teknolojilerinin ve tüketici beklentilerinin de değişimine bağlı olarak sektör üreticilerinin örgütlenmesi incelenmiştir. AB mantar normlarının oluşturulmasında önemli rol oynayan Almanya, burada araştırma alanı olarak seçilmiştir. Bunun için Alman Mantar Üreticileri Birliği (BDC)'nin çalışmaları incelenmiştir. Almanya’nin Krefeld şehrinde çalışmalarını sürdüren “Mantar
Araştırmalar Merkezi” (Versuchsanstalt für Pilzanbau), Alman Istatistik Kurulu ve Federal ve Çeşitli eyalet Ziraat Odaları verilerinden yararlanılmıştır.

3. Avrupa’da Mantarin Tarihçesi

Mantar, insanlığın binlerce yıldır bildiği bir besin maddesi olarak, beslenmemizde önemli bir yere sahiptir. Mantarın ticari amaçlı olarak üretimi, kültüre alınması bundan 400 yıl önce yaklaşık 1650’li yıllarda Avrupa’da gerçekleşmiştir. Mantarla ilgili ilk kaynaklar da 1744’de Fransa’da oluşmaya başlamıştır. ilk kültür mantarı yetiştiriciliği Fransa’da yamaçlarda oluşturulan teraslarda gerçekleşmiştir. Daha sonra en basit şekliyle at gübresi ve yaprak atıklarından oluşan kompostla üretime devam edilmiştir, o bölgelerde bulunan mağaralar ideal yetiştirme alanları olarak kullanılmaya başlanmıştır.

1880’li yıllarda ise mantarın sandık ve raf sisteminde Üretimi başlamıştır. 19. Yüzyılın 2. yarısında ise mantar üretimi ingiltere’nin başarılı bir endüstri kolu haline gelmiştir. Devam eden yoğun araştırmalarla kompostun otomasyonla fermantasyon dönemi hızlandırılmıştır. 
(Eren 2000; Atkins 1981).

4. Almanya’da Mantar Üretimi

Almanya’da ilk kültür mantarı yetiştiriciliği 19. yüzyılın ortalarında başlayıp günümüzde çok farklı çeşitleriyle sürdürülmektedir. 1950’de ülke genelinde üretilen toplam kültür mantarı miktarı 1.500 tondur. Yaklaşık 10 yıllık bir sürede bu miktar, 6.000 tona, 1990’da 56.000 tona ve 1998 yılında ise 60.000 tona çıkmıştır (Peters 1998).
Ülkede çok eski bir geçmişi olan ve önemli bir tarım ürünü olarak kabul edilen mantar üretimi, bu gün sayılan 120 civarında olan tarım işletmeleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Toplam üretimin %90’nını ise, bu işIetmelerin yaklaşık beşte biri (22-24 işletme) yerine getirmektedir. Aynca mantar üreticilerinin %90-95’i kendi
Çıkarlarını en iyi şekilde temsil eden örgütlü yapılarda yer almaktadırlar.
Buradan hareketle Alman Federal istatistik Kurumu’nun verileri değerlendirildiğinde, 2003 yılı itibarıyla Almanya’da üretilen toplam kültür mantarı miktarı 62.000 tondur.
Aynca diger mantar çeşitleri ise 1.500 ton kadardır. Almanya aynı zamanda önemli ölçüde mantar ithal eden bir ülke konumundadır. ithal edilen toplam taze mantar miktarı  71.700 tondur. Konserve olarak ithal edilen mantar miktan ise 164.450 tondur. Böylece Almanya’da yılda tüketilen toplam mantar miktarı 269.000 ton olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu da bize 80 milyon nüfuslu Almanya’da yılda kişi başına 3,3 kg mantar tüketildiğini göstermektedir.(Behr 2004). Almanya aynı zamanda yaklaşık 30.000 ton mantar da ihraç etmektedir. Almanya’ya mantar ihraç eden ülkelerin başında ise
Hollanda gelmektedir. Ancak 1999’dan sonra bu trend Polonya lehine değişmiştir.
Vergi iadesi dışında, Almanya’da federal düzeyde mantar için herhangi bir destekleme programı yoktur. Doğu Avrupa’dan da gelen rekabet baskısı nedeniyle, son yıllarda bir takım yeni düzenlemelere gidilmiştir. Mantar tüketiminde işçilik giderleri önemli bir maliyet unsurudur. BDC’nin bu giderleri azaltmaya yönelik çabaları olumlu
sonuç vermiştir (BDC Genel Sekreteri J. Winkhof ile yapılan kişisel görüşme); Federal Hükümet, 2001 yılında yapmış olduğu bir düzenleme ile mantar üreticisi işletmelerin flaş dönemlerinde sezonluk olarak yurtdışından (Polonya ve Macaristan gibi) sağladıkları ucuz işgücü kullanımına olanak tanımıştır.

5. Almanya'da Mantar Üreticilerinin Örgütlenmesi: 

Almanya tarımsal örgütlenmede önemli ölçüde gelişme göstermiş  bir ülkedir.
Ülkede bu anlamda birçok organizasyon bulunmakla birlikte tarım üreticisinin
ekonomik,sosyal ve hukuksal düzeyde temsilini gerçekleştiren, yaşam standartlarını yükseltmek için faaliyete bulunan çok önemli iki konfederasyon karşımıza çıkmaktadır. (Çıkın ve Nergis 1999) Bunlardan birisi. "Alman çiftçiler birliği " Deutscher Bauern verband-BDV)’dir. Diğeri  ise Alman Raiffeisen Birliği Deutscher Raiffeisenverband-DRVdir. Genel düzeyde en büyük çiftçi örgütlenmesi konfederatif  yapıda bunlardan ibarettir.
Mantar üreticilerini örgütlenmesi irdelendiginde. Almanya'da mantarcılık sektöründe faaliyet gösteren ve son derece etkin dan "Mantar Üreticileri Birliği ” (BDC) karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte ürün pazarlaması ve girdi temininde çok önemli fonksiyonları olan tarımsal Kooperatif ve üretici örgüt şirketleri de mevcuttur. Hemen belirtmekte fayda var Kooperatif yada üretici örgüt şirketlerinde yer alan tüm üreticiler aynı zamanda BDC'ye de üyedir. Asıl güçlerini de bu birlik çatısı altında olmakla kazanmışlardır.
BDC, Alman çiftçi Birlikleri Federasyonuna bağlı bir sivil toplum kuruluşu olarak ülkedeki mantar üreticilerinin çıkar amaçlı lobi faaliyetlerini yürüten, yasal
düzenlemelerin oluşumuna katkı veren tarım ihracat ve fiyat politikalarının
oluşturulmasında etkili bir örgüt olarak tanımlanabilir. Çünkü bu Birlik mantar üreticilerinin bir araya gelerek 1948 de kurmuş oldukları bir oluşumdur. 1948 yılı Almanya'da tarım ürünleri ile ilgili çatı  örgütlerinin oluşmaya başladığı bir dönemdir.
BDC'nin oluşumu, Almanya'da bir mantar üreticisinin ilk kez 1947’de diğer üreticileri içinde bulundukları ekonomik darboğaza çözüm bulmak amacıyla Hannover yakınlarda bir toplantıya çağırmasıyla başlamıştır. Toplantı sonrası alınan kararlar sonucu oluşturulan Kurucu Komisyonun çalışmaları neticesinde 4-5 Ekim 1948’de ilk kuruluş toplantısı yapılmış ve burada “Mantar Üreticiler Birliği'nin resmen kuruldugu açıklanmıştır. İkinci yıl mantar üreticilerinin meslek politikalarının oluşumu ve bunun bir meslek olarak kabulü için yoğun çalışmalar başlatılmıştır (Peters 1995). Böylece Birlik artık ülkede oluşturulacak politikalarda mantarcılıkla ilgili kararı etkilemede önemli bir konuma gelmiştir.
Birlik oluşumunun en önemli amacı mantar üreticileri arasında birlik ve
dayanışmayı sağlamak ve yoğun faaliyetleri sonucu kurulmasına katkı verdikleri enstitü vasıtasıyla bilimsel araştırma sonuçlarını geniş alanlara yayarak günlük uygulamalara yansıtmaktır. Yani kısaca bilimsel yöntemlerle mantar üretimini gerçekleştirmektir.
BDC'nin görevleri ve çalışma alanları (Der Champignon 1998 ve J. Winkhof ile kişisel görüşme):
- Mantar kalite standartlarının oluşturulması
- Mantar hastalıklarıyla mücadele
- Mantar üretiminde kullanılan elektrik tarifelerinin belirlenmesi
- KDV oranlarınınn ödenmesi
- Ithalat politikalarının oluşumuna katkı
- Çevre korumasıyla ilgili düzenlemelere katkı
- Toplantılar, yayınlar v.s. yoluyla üreticilerin mantarcılıkla ilgili her konuda bilgilendirme, bu konuda uzmanlık bilgilerinin oluşturulması.
- Yeni mantar üreticilerinin piyasaya kazandırılması 
- Biyoatik ve kompost yönergelerinin oluşturulmasına katkı
- Paketleme standartlarının oluşturulması
- Uluslararası mantar kalite normlarının oluturulması ile ilgili anlaşmalar.
- AB koşularında organik üretimin yasal prosedürlerinin oluşumuna katkılar. Aynca Birliğin en önemli icraatlarından birisi de, oluşturduğu mantar standart ve
normlarından dolayı üreticilerin piyasada rekabet güçlerini korumalarını sağlamasıdır. Ülkede neredeyse tekel durumuna gelmiş bulunan ve büyük toptancılar yerli üreticileri zorlamaktadır. Ancak tüketicilerin güven ve kalite konusunda tercihleri BDC’nin geliştirmiş olduğu standart ve norm sertifikası taşıyan ürünlere yönelik olduğu için bu konuda şimdilik bir sorun gözükmemektedir. Tüketicilerin bu yönde bir arayışa girmelerinin en önemli nedeni de mantar üreticileri Birligi’nin yayın organı vasıtasıyla üreticileri, tüketicileri ve kamu oyunu sürekli bilgilendirmesidir. Ayrıca AB Komisyonu 3 Nisan 2001’de aldığı bir kararla, BDC’nin yoğun çalışmaları sonucu geliştirmiş olduğu mantar üretiminde uyulması gereken kalite normlarını tüm AB ülkeleri için zorunlu kılmıştır. Şu anda tüm AB ülkelerinde bu kalite normları geçerlidir (982/2002 sayı ve tarihli AB yönetmeliği). Bu Birliğin kamuoyundaki prestijini de artırmıştır.
Birliğin Bahçe ürünleri üreticileri Birliği ile geliştirmiş ve uygulamakta olduğu çeşitli eğitim ve diğer programları da vardır. Ayrıca Birlik, AB nezdinde en büyük tarımsal örgütler olan COGECA (AB Tarım Kooperatifleri Genel Komitesi) ve COPA’ya (AB Tanmsal Mesleki Organizasyonlar Komitesi) da üyedir.

6. AB’de Örgütlenme

AB’nin Ortak Pazardaki mantar üreticilerini destekleme doğrultusundaki yeni politikaları sonucu Almanya’daki mantar işletmelerinin %15’i üretici örgütleri şeklinde yapılanmaya başlamışlardır. Çünkü AB tarım fonları desteklerinden ancak bu şekilde örgütler oluşturarak yararlanmak mümkündür. AB ortak tarım politikasındaki yeni trend küçük ve orta ölçekli işletmelerin ortak pazarlama olanakları yaratmaları açısından örgütlenerek, bir araya gelmelerini teşvik etmek ve bu konuda ekonomik destekler sağlamak yönündedir. Bu şekilde örgütler ise kooperatif veya üretici örgüt şirketleri şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Her iki örgütlenme şeklinde de yıllık cironun 5 milyon Euro olması veya üretim miktarının en az 100 milyon Euro değerinde 10 ton olması gerekmektedir.
(Verordnung 2004). Bu konudaki yasal mevzuat sebze meyve üreticileri için ortak Pazar örgütlenmesi ile ilgili yönetmeliktir. AB’nin üretici örgütleri ile ilgili çıkarmış olduğu yönetmeliği, genel esasların korunması koşuluyla, her ülke kendi yapısına uyarlayabilmektedir. Almanya’nın7. kez değiştirerek 11 Şubat 2004’te uyguladığı mantar üreticileri için bu düzenlemeyi kapsayan uygulama yönergesine baktığımızda bu şekildeki üretici örgütlerinin tanımlanma kriterleri şunlardır:
- Üye sayısı en az 15 olacak (Md. 3)
- Üretim miktarı: üretilen ürün en az 10 ton düzeyinde ve en az 100.000 Euro değerinde olacak
- Üye nitelikleri: sadece sebze ve meyve ticareti yapan gerçek ve tüzel kişiler üye olamıyor ve üyelerin örgüt yönetiminde yer almaları, sadece belirli koşullarda mümkün oluyor. Özel çıkar amacı güden kişiler yönetimde görev alamıyorlar ve üye olamıyorlar (örneğin; tüccarlar).
- Karar mekanizmasının yapısı kooperatif şeklinde oluşumda her üyenin bir oy hakkı olduğu için sorun yok. Ancak üretici örgüt şirketi şeklindeki oluşumda bir üye en
fazla %49 oy ağırlığına sahip olabiliyor. Bunun yanı sıra 2 veya 3 üye birlikte %74’ten daha fazla oy ağırlığına sahip olamaz.

Ayrıca mantar üreticileri “üretici grupları” (en az 5 üreticinin bir araya gelerek oluşturdukları; şeklinde de örgütlenebiliyor. Bu durumda örgütün cirosu 2.500.000 Euro
değerinde olması gerekmektedir (Verordnung 2004). Son olarak üreticiler “üretici örgüt birlikleri” şeklinde de örgütlenebilmektedir (en az 10-15 üyeli 2 Üretici örgütünün bir araya gelmesi ile). AB kaynaklarından yararlanma, yukarıdaki şekilde örgütlenmekle
Mümkündür.

7. Sonuç ve Öneriler

 - Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde tarım üreticilerinin örgütlenme gereği kaçınılmazdır.
 - Üretici örgütleri kırsal alanda yaşayanların yaşam düzeylerini iyileştirmede, sınırlı kaynaklara sahip Üreticilerin gelir düzeylerini artırmada önemli araçlardan biri kabul edilmelidir.
 - Üreticiler ancak örgütlenebildikleri taktirde Pazar karşısındaki konumlarını güçlendireceklerdir.
 - Örgütlü yapılar içerisinde kalite denetim birimleri oluşturularak üreticilerin kendi kendilerinin kalite denetimlerini yapmaları sağlanmalı
 - Tüketici güvenini kazanmak ve süreklileştirmek için kalite norm ve standartlarının daha sistematik hale getirecek bölgesel, hatta ulusal düzeyde kurumsallaşmanın
sağlanması gerekmektedir.
 - Mantar tüketiminin artırılması için tüketici ve kamuoyu sürekli bilgilendirilmeli; bu konuda üretici orgütleri yayın organları aktif olarak çalışmalı
 - Üniversite ve üretici örgütleri destekli mantar araştırma merkezleri oluşturulmalı
 - Tüketicilerin mantar tüketimi konusundaki kalite, esneklik, yeniliklere açık ve ekonomiklik gibi beklentileri önemsenmeli ve ürünün doğru zamanda ve değişmeyen
kaliteyle pazara sunulması sağlanmalıdır.

8. Kaynaklar
 - Atkins, F.C.: Mushroom Growing in Europe, 1630-1980, in: Mitteilungen der Versuchsanstalt fur
Pilzanbau der Landwirtschaftskammer Rheinland, Heft 5, Novermber 1981
 - Behr, Christoph: Pilze: Osteuropa draengt auf den Markt, in: Der Markt - Obst und Gemüse, 08/2004.S. 30-
32
 - Çıkın., A.; Nergis, N. K.: Avrupa Birligi ve Türkiye’de Kooperatifçilik Hareketleri, Ankara 1999
Der Champignon. 5/98; 4/2002
 - Eren D.: Kültür Mantarı Yetiştiriciliği, istanbul 2000
 - Peters, Eberhard: Champignonproduktion in Deutschland, Der Champignon, 5/1998, s. 217-223
Pilzanbau, in: www.was-wir-essen.de
 - Statistisches Bundesamt: Datenreport 2004: Zahlen und Fakten über die Bundesrepublik Deutschland, Auszug aus Teil 1, Bundeszentrale für Politische Bildung
 - Verordnung zur Durchüihrung der gemeinsamen Marktorganisation für obst und Gemüse, Stand: 11.02.2004, in: BGB1.1, S. 1687)
42

Bu yazı değerli Hocamız
Nilüfer Cengiz ESEN'e aittir.
Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Antalya